Anonim Şirkette Kurucu Sıfatı ve Kuruluş Aşamaları
Kuruluş, ortaklık tüzel kişiliğinin doğması için kanunun öngördüğü tüm işlem ve aşamaların gerçekleşmesi sürecini ifade eder. Kanun, anasözleşmenin hazırlanmasından başlayan ve tescile dek devam eden aşamalar öngörmüş olup bir aşama tamamlanmadan diğerine geçilememektedir.
TTT tedrici kuruluş sistemine yer vermemiş; fakat kuruluştan hemen sonra halka açılmaya olanak tanıyan bir düzenleme getirmiştir (TTK m.346).
Anonim Şirkette Kurucu Sıfatı
Anasözleşmeyi imzalayan ve sermaye koymayı taahhüt eden gerçek ve/veya tüzel kişiler kurucu sıfatını kazanır (TTK m.337/1).
Bir kişi, başkası hesabına pay taahhüdünde bulunmuş ve anasözleşmeyi imzalamışsa, adına hareket edilen kişi de kuruluştan doğan sorumluluk bakımından kurucu sayılır (TTK m.337/2).
Anonim Şirkette Anasözleşmenin Hazırlanması ve İçeriği
TTK m.337 anlamında kurucu sıfatı henüz kazanılmadığı için kurucu adayı diyebileceğimiz kişilerce, kanuna uygun bir anasözleşmenin hazırlanması veya hazırlatılması gerekir.
Anasözleşme, ortaklığın anayasası niteliğindedir. Bu nedenle ortaklığın başlangıcından sona ermesine kadar tüm hususlarda önemli olabilecek temel bir belgedir; ortaklığın kurulması için birtakım bilgilerin bu belgede gösterilmesi zorunlu olduğu gibi, bazı hususların geçerlilik kazanması için de anasözleşmeye yazılması gerekir.
Anasözleşme içeriğine giren ve girebilen tüm hususları, anasözleşme içeriğine dâhil olmada pay sahiplerinin iradelerinin etkisi ve geçerlilik yönlerinden ele almak suretiyle üç ana başlık altında toplamak mümkündür.
Anasözleşmede bulunmaları zorunlu hususlar (zorunlu içerik), öngörülmeleri koşulu ile anasözleşmede bulunmaları zorunlu hususlar (şartlı zorunlu içerik) ve nihayet anasözleşmede bulunabilen hususlar (ihtiyari içerik). Ancak; TTK m.340, bu gruba girebilecek hususları oldukça sınırlandıran ve TTK’nın anonim (ve m. 529 nedeniyle limited şirket) hükümlerine emredici nitelik veren bir ilke içermektedir. Hüküm, anasözleşmenin, TTK’nın anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak kanunda buna açıkça cevaz verilmişse ayrılabileceğini düzenlemiştir. Buna göre, anasözleşmenin kanundan ayrı bir düzenleme getirmesi ancak kanunun buna açıkça izin vermesi şartına bağlıdır. Kanun açıkça izin vermedikçe, anasözleşmede kanundan sapan bir düzenlemeye yer verilmesi mümkün değildir. TTK m.340 hükmü, öğretide yoğun bir şekilde eleştirilmektedir.
Eleştirilen bu hükmün gayet açık ve emredici lafzına uygun şekilde anlaşıldığı takdirde, kanunda gösterilen bazı hususların anasözleşmeye yazılması zorunludur; kanunun izin verdiği hususlarda pay sahiplerince öngörülen diğer bazı hususların geçerli olması da, kural olarak anasözleşmeye hüküm konulması şartına bağlıdır. Anasözleşmenin ihtiyari nitelikte hüküm içerebilmesi için dahi, kanunun buna dair açık izin vermiş bulunması gerekmektedir.